ENFAL:67-68-69-70
Açıklama:
Özellikle 67. ayetteki "Ma kâne li Nebiyyin en yekûne lehu esra hatta yüshıne fiyl Ard" ifadesinin neyi kastettiği ve hangi olay üzerine geldiği tartışmalıdır.Çoğunluk 1. meali benimsemektedir.Çoğunluğa göre ayet Bedir savaşında esir alınan esirler üzerine gelmiştir ve bu esirlerin "esir alınmayıp, öldürülmesi gerekirdi" anlamındadır.
Diğer görüşe göre ise ayet Enfal:7 de "Hatırlayın ki, Allah size, iki taifeden (kervan veya Kureyş ordusundan) birinin sizin olduğunu vadediyordu; siz de kuvvetsiz olanın (kervanın) sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Allah, sözleriyle hakkı gerçekleştirmek ve (Kureyş ordusunu yok ederek) kâfirlerin ardını kesmek istiyordu."ayetinde belirtilen "iki taifeden" biri olan kervanı kastetmektedir ve kıran kırana bir savaş yapmadıkça esirler (ganimetler) (fidye) almak size yakışmaz anlamındadır.
Meal 1:
Bir nebî (peygamber) için yeryüzünde kesin zafer kazanıncaya kadar onun esirlerinin olması, olmaz (uygun değildir). Siz, dünya malını istiyorsunuz ve Allah, ahireti istiyor. Ve Allah; Azîz’dir, Hakîm’dir.
Meal 2:
Yeryüzünde üstünlüğünü perçinlemedikçe hiçbir peygamberin esir alması yerinde değildir. Siz geçici dünya malını istiyorsunuz...
Meal 3:
Hiç bir peygambere, yeryüzünde savaşa katılmaksızın esirler edinmesi yakışmaz. Siz bu dünyanın geçici malını istiyorsunuz; ALLAH ise (sizin için) ahireti ister. ALLAH Üstündür, Bilgedir.
Meal 4:
.... kıran kırana gerçekleşmiş sıcak bir savaş sonucu olmadıkça bir peygambere esir almak yakışmaz...M.İslamoğlu
Not: 4 nolu mealin tefsirinde M.İslamoğlu şöyle der:
Burada bu ayetin gönderme yaptığı şey bedir savaşı değil, ganimetlerdir. Yani ganimetlere saldırıp ta savunmasız olan, ganimete saldırıp ta onun başındaki insanları da malları elde etmek, bir peygambere yakışmaz demektedir ayet. Bence bu yaklaşım, ayetin iç ve dış bağlamından çıkarabileceğimiz en doğru yaklaşımdır. Çünkü hemen arkadan gelen cümle bunu destekliyor."Siz, dünya malını istiyorsunuz ve Allah, ahireti istiyor..."
Enfal 68:69:70
Açıklama: Ayetlerde her hangi bir görüş ayrılığı yoktur.Enfal 67'nin açıklaması olarak aşağıya alınmışlardır.Allah diyor ki:
Enfal 68:69:70
Açıklama: Ayetlerde her hangi bir görüş ayrılığı yoktur.Enfal 67'nin açıklaması olarak aşağıya alınmışlardır.Allah diyor ki:
Ben size iki topluluktan birini vaad etmiştim ve zahmetsizce esir almamanız gerektiğini bildirmiştim.Savaşı kazandınız vaad gerçekleşti.Bu sırada esir de aldınız.Enfal :67 ayetine bakarak esir aldıklarınız için pişmanlık duymayın.Vaad gerçekleştiği için esir alıp ganimetlerden faydalanabilirsiniz.
Meal:
Eğer Allah'ın daha önce verilmiş bir hükmü olmasaydı aldıklarınızdan dolayı size büyük bir azap dokunurdu.Enfal:68
Artık elde ettiğiniz ganimetten halâl ve hoş olarak yeyin ve Allah’dan korkun... Enfal:69
Ey Nebi! Esirlerden elinizde bulunanlara de ki: "Eğer Allâh kalplerinizde bir hayır (iman) bilirse, size, sizden alınandan daha hayırlısını verir ve sizi bağışlar!..Enfal:70
Artık elde ettiğiniz ganimetten halâl ve hoş olarak yeyin ve Allah’dan korkun... Enfal:69
Ey Nebi! Esirlerden elinizde bulunanlara de ki: "Eğer Allâh kalplerinizde bir hayır (iman) bilirse, size, sizden alınandan daha hayırlısını verir ve sizi bağışlar!..Enfal:70
FETİH 16:
Açıklama:
İkinci meal dinden dönenelerin öldürülmesine delil olarak kullananların çevirisidir.Bu ayetin sonundaki “yüslimun” “teslim olacaklar” kısmını “Müslüman olurlar” diye tercüme ediyorlar. Teslim olurlarsa savaş olmaz demektir. Bu ayet Tebuk seferiyle alakalı olarak inmiştir. Nitekim Bizans ordusu peygamberimizin karşısına çıkamamış yani bir anlamda teslim olmuş savaş da olmamıştı. Savaşta teslim olmak demek Müslüman olmak demek değildir. Zaten savaşla kimse Müslüman olmaz.
(Delil getirdikleri ayet bu konuya asla delil olmaz. Konuyla hiç ilgisi yoktur. Karşıdaki ordu dinden dönen bir ordu değil ki, Hıristiyan ordusu. Hristiyanlarla savaştan bahseden ayetin mürted konusuyla ne alakası var.)
HAŞR:10
Açıklama : Ayetin manası, önceki ve sonraki ayetlerle incelendiğinde çok açıktır ve Beni Nadirin sürgününden kalan fey arazisinin taksimini anlatmaktadır.Bu esnada önce müslüman olan ve diğer müslümanlara dua edilmektedir.Fakat geleneksel yorumlarda "bizden önce müslüman olanlar" cümlesi "bizden önce ölenler " manasında aktarılmaktadır.
Meal 1:
Bir de onlardan sonra gelenler, derler ki: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin." (Ali Bulaç)
Meal 2:
Bunların arkasından gelenler şöyle derler: Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin! (iskender mihr vb.)
HİCR:71
Açıklama: Ayetin kadına (eşine) ters ilişkide bulunulup bulunulmayacağına ruhsat verip vermediği tartışmalıdır.Özellikle şia ekolü eşine makattan ters ilişkiyi mekruh göremesinin (dolayısıyla belli şatlar altında onay vermesinin) delili bu ayettir.
Meal 1:
Lût: “Niyetli olduğunuz şeyi, ille yapacaksanız” dedi. “İşte bunlar, benim kızlarım, onları alın (evlenin).”elmalılı
Meal 2:
"Eğer yapmak istiyorsanız, işte bunlar, benim kızlarım."Ali bulaç
Meal 2:
Lût: "Eğer evlenmek isterseniz, işte kızlarım, onlarla evlenebilirsiniz" dedi.Suat yıldırım
HUD:40
Açıklama:
Nuh tufanının başlangıcını anlatan ayette geçen "fâret tennûru" ifadesi ile ilgili farklı yorumlar vardır. ".....?.... kaynadı"
Meal 1:
Sonucu emrimiz gelip tandırın altından su kaynamaya başlayınca her mahlûktan birer çifti ve helâki taktîr edilenden başka âilenden olanları ve inananları gemiye yükle dedik; zâten maiyetinde bulunan inanmış kişiler de pek azdı.
İkinci meal dinden dönenelerin öldürülmesine delil olarak kullananların çevirisidir.Bu ayetin sonundaki “yüslimun” “teslim olacaklar” kısmını “Müslüman olurlar” diye tercüme ediyorlar. Teslim olurlarsa savaş olmaz demektir. Bu ayet Tebuk seferiyle alakalı olarak inmiştir. Nitekim Bizans ordusu peygamberimizin karşısına çıkamamış yani bir anlamda teslim olmuş savaş da olmamıştı. Savaşta teslim olmak demek Müslüman olmak demek değildir. Zaten savaşla kimse Müslüman olmaz.
(Delil getirdikleri ayet bu konuya asla delil olmaz. Konuyla hiç ilgisi yoktur. Karşıdaki ordu dinden dönen bir ordu değil ki, Hıristiyan ordusu. Hristiyanlarla savaştan bahseden ayetin mürted konusuyla ne alakası var.)
Birinci meal daha tutarlı görünüyor.
Meal 1:
Bedevî Araplar'dan (savaştan) geride kalanlara de ki: “Şiddetli (kuvvetli) çarpışan bir kavime karşı (savaşmaya) çağrılacaksınız. Ya onlarla çarpışırsınız ya da onlar teslim olurlar. Bundan sonra eğer (Allah'a) itaat ederseniz, Allah size ahsen ecir verir. Ve eğer daha önce döndüğünüz gibi dönerseniz, size elîm bir azapla azap eder.”
Meal 2:
Bedevilerden geride bırakılanlara de ki: "Siz yakında zorlu savaşçı olan bir kavme çağrılacaksınız; onlarla (ya) savaşırsınız ya da (onlar) müslüman olurlar. Bu durumda eğer itaat ederseniz, Allah, size güzel bir ecir verir; eğer bundan önce sırt çevirdiğiniz gibi (yine) sırt çevirirseniz, sizi acı bir azab ile azablandırır."HAŞR:10
Açıklama : Ayetin manası, önceki ve sonraki ayetlerle incelendiğinde çok açıktır ve Beni Nadirin sürgününden kalan fey arazisinin taksimini anlatmaktadır.Bu esnada önce müslüman olan ve diğer müslümanlara dua edilmektedir.Fakat geleneksel yorumlarda "bizden önce müslüman olanlar" cümlesi "bizden önce ölenler " manasında aktarılmaktadır.
Meal 1:
Bir de onlardan sonra gelenler, derler ki: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin." (Ali Bulaç)
Meal 2:
Bunların arkasından gelenler şöyle derler: Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin! (iskender mihr vb.)
HİCR:71
Açıklama: Ayetin kadına (eşine) ters ilişkide bulunulup bulunulmayacağına ruhsat verip vermediği tartışmalıdır.Özellikle şia ekolü eşine makattan ters ilişkiyi mekruh göremesinin (dolayısıyla belli şatlar altında onay vermesinin) delili bu ayettir.
Meal 1:
Lût: “Niyetli olduğunuz şeyi, ille yapacaksanız” dedi. “İşte bunlar, benim kızlarım, onları alın (evlenin).”elmalılı
Meal 2:
"Eğer yapmak istiyorsanız, işte bunlar, benim kızlarım."Ali bulaç
Meal 2:
Lût: "Eğer evlenmek isterseniz, işte kızlarım, onlarla evlenebilirsiniz" dedi.Suat yıldırım
HUD:40
Açıklama:
Nuh tufanının başlangıcını anlatan ayette geçen "fâret tennûru" ifadesi ile ilgili farklı yorumlar vardır. ".....?.... kaynadı"
Meal 1:
Sonucu emrimiz gelip tandırın altından su kaynamaya başlayınca her mahlûktan birer çifti ve helâki taktîr edilenden başka âilenden olanları ve inananları gemiye yükle dedik; zâten maiyetinde bulunan inanmış kişiler de pek azdı.
Meal 2:
Nihayet emrimiz gelip de gök kaynayıp taşınca, ...
Meal 3:
Nihayet emrimiz gelip de tennür (geminin kazanı) kaynayınca ...
Meal 4:
Nihayet buyruğumuz gelip sular kaynamaya başlayınca...
Not: Çoğunluk Meal 1 deki görüştedir.
HUD 114:
Açıklama:
"Gündüzün iki tarafı" kavramında ne kastedildiği tartışmalıdır.Çoğunluk "sabah-akşam" ın kastedildiği görüşündedir.Ayrıca "min el leyli ve zulefen""gecenin zulüfleri" kavramının neyi kasdettiği tartışmalıdır.
Meal 1:
Gündüzün iki tarafında (öğle ve ikindi vakitlerinde) ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde (akşam, yatsı ve sabah vakitlerinde) gereği üzre namaz kıl. Doğrusu bu hasenat (beş vakit namazın sevabı, küçük) günahları mahveder, Bu, ibretle düşünenlere bir nasihattır.
Meal 2:
Gündüzün iki tarafında (sabah, akşam) ve geceye yakın sâatlerde namaz kıl; çünkü iyilikler, kötülükleri giderir. Bu, ibret alanlara bir öğüttür.
Not: Birinci meal daha tutarlı görünüyor.Çünkü ikinci mealde ,cümlenin birinci kısmında sabah ve akşam namazından bahsedip ikici bölümde tekrar "min el leyli ve zulefen""gecenin zulüfleri" kavramları kullanılarak gecenin gündüze yakın zamnlarının kasdedilmesi cümlenin akışına uymamaktadır.Ayrıca "gecenin zulufleri " kavramını geceye yakın zamanlar olarak da alamayız.
Nihayet emrimiz gelip de gök kaynayıp taşınca, ...
Meal 3:
Nihayet emrimiz gelip de tennür (geminin kazanı) kaynayınca ...
Meal 4:
Nihayet buyruğumuz gelip sular kaynamaya başlayınca...
Not: Çoğunluk Meal 1 deki görüştedir.
HUD 114:
Açıklama:
"Gündüzün iki tarafı" kavramında ne kastedildiği tartışmalıdır.Çoğunluk "sabah-akşam" ın kastedildiği görüşündedir.Ayrıca "min el leyli ve zulefen""gecenin zulüfleri" kavramının neyi kasdettiği tartışmalıdır.
Meal 1:
Gündüzün iki tarafında (öğle ve ikindi vakitlerinde) ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde (akşam, yatsı ve sabah vakitlerinde) gereği üzre namaz kıl. Doğrusu bu hasenat (beş vakit namazın sevabı, küçük) günahları mahveder, Bu, ibretle düşünenlere bir nasihattır.
Gündüzün iki tarafında (sabah, akşam) ve geceye yakın sâatlerde namaz kıl; çünkü iyilikler, kötülükleri giderir. Bu, ibret alanlara bir öğüttür.
Not: Birinci meal daha tutarlı görünüyor.Çünkü ikinci mealde ,cümlenin birinci kısmında sabah ve akşam namazından bahsedip ikici bölümde tekrar "min el leyli ve zulefen""gecenin zulüfleri" kavramları kullanılarak gecenin gündüze yakın zamnlarının kasdedilmesi cümlenin akışına uymamaktadır.Ayrıca "gecenin zulufleri " kavramını geceye yakın zamanlar olarak da alamayız.