NECM 19-20 :
"Siz de gördünüz mü, Lat'ı ve Uzza'yı? Ve üçüncü (put) olan Menat'ı."
Açıklama:Ayetin manasından çok ,bu ayetler geldiğinde peygamber bunları (putları) övücü söz kullandı mı, kullanmadı mı tartışması vardır.(garinik olayı diye geçer) Bir rivayete göre ;peygamber bu putları övmüş bunun üzerine müşriklerde surenin (necm) sonundaki secde ayetiyle birlikte hep beraber secde etmiştir.Daha sonra başka bir ayetle peygamber uyarılmıştır.
İkinci görüşe göre; bu rivayet tamamen uydurmadır.
Detay:
Görüş 1:
Bir gün Kureyş’in kalabalık bir meclisinde oturmuştu. O gün Kureyş’in kendisinden uzaklaşmalarına sebeb olacak bir şeyin inmemesini istiyordu. Yüce Allah “Aşağı kayan yıldıza andolsun” sûresini indirdi. Allah’ın Elçisi (s.a.v.) sûreyi okuyup: “Gördünüz mü Lât ve Uzza’yı ve üçüncüsü olan Menat’ı?” âyetine gelince şeytân, onun diline “Şu yüce turnalardır ve onların şefaati umulur” sözlerini attı. Kureyşliler: “Muhammed bundan önce hiç tanrılarımızı hayır ile anmamıştı” dediler. Peygamber okumasına devam edip sûreyi bitirince secde etti, onlar da Müslümanlarla birlikte secde ettiler.Akşamolunca Cebrail Peygamber’e geldi: “Sen ne yaptın, benim Allah’tan sana getirmediğim, söylemediğim şeyi insanlara okudun” dedi. Yüce Allah: “Senden önce hiçbir resul ve nebi göndermemiştik ki o, temenni ettiği zaman şeytân onun ümniyyesine (bir düşünce) atmış olmasın…” ( Hacc, 52 ) âyetini indirdi. (Câmi’u’l-beyân: 17/87; Mefîtihul-ğayb: 23/49-50; İbn Kesîr, Tefsir: 3/230.)
Taberi ve İbn Ishak’ın Es-Sire adlı eserlerinde bu olaydan bahsedilmektedir.
Şuara, 210-212: ” Onu ( Kuran’ı ) şeytanlar indirmedi. Bu onlara hem yaraşmaz hem güçleri yetmez. Şüphesiz onlar vahyi işitmekten uzak tutulmuşlardır.”
Tekvir, 25: ” O Kuran, kovulan bir şeytan’ın, sözü değildir.” Dinleme imkânı dahi bulamadıkları vahye, şeytanın bir şeyler karıştırabilmeleri hiç mümkün olabilir mi?
Ayrıca ;Buhârî’de , şeytân âyetleri olayı değil (peygamberin putları övücü sözleri) , sadece ilk sûrelerden olan Necm Sûresini dinleyen müşriklerin, sûrenin cazibesine kapılıp Müslümanlarla birlikte secde etmiş olmalarıdır, işte Buhârî’nin rivayeti: “İçerisinde secde (ayeti) olup indirilen ilk sure Necm suresidir. Rasulullah (a.s) ve arkasında olan herkes secde etti. Ancak secde etmeyen bir kişi vardı o da yerden bir avuç toprak alıp ona secde etti. Daha sonra onu kâfir olduğu halde öldürüldüğünü gördüm.” (Buhârî, Tefsîr, Necm Sûresi: 65/54)
Görüş 2:
Öncelikle garânîk uydurmasının bağlanmaya çalışıldığı Necm sûresi, Mekke’de inen ilk sûrelerden, Hac Sûresinin ise Medîne devresinin sonlarına doğru inen surelerden olduğunu belirtelim. Yani iki sure birbiri ile bağlantılı değildir.Hac suresindeki nefis, arzu ile alakalı bu tür durumların vahiy ile hiç bir alakası yoktur.Vahiy dışı arzu ve isteklerden bahsedilmektedir.Şuara, 210-212: ” Onu ( Kuran’ı ) şeytanlar indirmedi. Bu onlara hem yaraşmaz hem güçleri yetmez. Şüphesiz onlar vahyi işitmekten uzak tutulmuşlardır.”
Tekvir, 25: ” O Kuran, kovulan bir şeytan’ın, sözü değildir.” Dinleme imkânı dahi bulamadıkları vahye, şeytanın bir şeyler karıştırabilmeleri hiç mümkün olabilir mi?
Ayrıca ;Buhârî’de , şeytân âyetleri olayı değil (peygamberin putları övücü sözleri) , sadece ilk sûrelerden olan Necm Sûresini dinleyen müşriklerin, sûrenin cazibesine kapılıp Müslümanlarla birlikte secde etmiş olmalarıdır, işte Buhârî’nin rivayeti: “İçerisinde secde (ayeti) olup indirilen ilk sure Necm suresidir. Rasulullah (a.s) ve arkasında olan herkes secde etti. Ancak secde etmeyen bir kişi vardı o da yerden bir avuç toprak alıp ona secde etti. Daha sonra onu kâfir olduğu halde öldürüldüğünü gördüm.” (Buhârî, Tefsîr, Necm Sûresi: 65/54)
Ayrıca; Hadis olarak ele alındığında olay, Said ibn Cübeyr yoluyla İbn Abbâs’tan, Ebu Ma’şer ve Yezîd ibn Ziyâd yoluyla da Muhammed ibn Ka’b el-Kurazî’den rivayet edilir. Ama Hz. Peygamber’e kadar giden kopuksuz bir senedi yoktur. Bu rivayeti Kelbî de Ebû Salih yoluyla İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir. Ama Kelbî itimâda şayan görülmez. Sağlam hadîs mecmuaları bu rivayeti almamışlardır. Kadî İyâd, Râzî ve birçok âlim bunun uydurma olduğu kanısındadırlar.
lbnu’l-Arabî şöyle diyor: “Taberî, asılsız birçok rivayet aktarmıştır. Bunların aslı yoktur…”
Garanik olayını Beyhaki ( Razi, Mefatihul Ğayb, VI/245), Kadı İyad ( Eşsşifa, II/111), Essuheyli ( er-Ravdul-unuf, I/229), Beydavi, Neysaburi, ebus’suud, Maturidi, İbni Kesir, Nevevi, Bedruiddin aynî, Hazin, Hatip Şirbini, Alusi, Ebu Bekr İbnul Arabi, ebu Hayan ( Tefsiru İbni Kesir, Razi, Hatip Şirbini, Ebus-Suud, Alusi tefsirlerinin Hac 52. ayet tefsirleri ) reddetmişlerdir. Ahmet Hamdi Aksekili, bu rivayetin 15 farklı şekilde rivayet edildiğini ve 11 çeşit anlatım tarzının olduğunu naklederek bu rivayetin uydurma olduğunu belirtir ( Aksekili, Hatemul enbiyaya iftiranın reddiyesi, S, 22 )
NİSA 1:
Açıklama : Hz Adem ve Hz Havva'nın yaratılışı ile ilgilidir ve Havva'nın nasıl ve neden yaratıldığı ile ilgili meal ve tefsir farklılıkları söz konusudur.Çoğunluk Havva'nın Adem'in kaburga kemiğinden yaratıldığını iddia etse de(Tevrat'ta böyledir) bazıları Havva'nın da topraktan ve Adem ile aynı anda yaratıldığını savunmaktadır.Ayette geçen "zevce" kelimesi diyanetin mealini daha güçlü kılıyor.
Meal :1
Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten(Adem) yaratan ve ondan da eşini (Havva)yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir. Diyanet meali- çoğunluk bu görüştedir
Meal:2
Ey insanlar, Rabbinizden korkunuz. Ki O sizi tek bir kişiden türetti, o tek kişinin eşini de kendi özünden yarattı, sonra bu çiftten çok sayıda erkek ve kadın meydana getirerek yeryüzüne yaydı. Karşılıklı dileklerinizi adına bağladığınız Allah'tan ve akrabalık bağlarını çiğnemekten sakınınız. Hiç kuşkusuz Allah sizi sürekli gözetmektedir.Seyyid Kutup
Meal:3
Allah sizi tek nefisten, tek bir özden, yarattı; ondan da bir çift var etti, onlardan da kadınlar ve erkekler türetip getirdi...İhsan Eliaçık
NİSA 5:
Nefsim elinde olan Allah 'a yemîn ederim ki, muhakkak ileride Meryem oğlu Isâ sizin içinize adaletli bir hakem olarak incektir. O zaman o, salibi kıracak, domuzu öldürecek, cizye vergisini kaldıracak, mal o kadar çoğalacak ki, hiçbir kimse mal kabul etmeyecek. Nihayet bir tek secde dünyâ ve dünyâdaki her şey den daha hayırlı olacaktır.[ buhari ,enbiya 50 , no:3264,3/1272 , muslim , iman :71 no:155/,1/135,tirmizi ,fiten :54 , no: 2233,4/506 ,ibni mace, fiten :33 , no:4078,2/1363 ,Ahmed ibni hanbel ,müsned no: 7683,3/101 ]
lbnu’l-Arabî şöyle diyor: “Taberî, asılsız birçok rivayet aktarmıştır. Bunların aslı yoktur…”
Kadî lyâd da: “Sağlam hadîsçilerin hiçbiri, bu olayı sağlam, kopuksuz bir zincirle nakletmemiştir. Bu rivayetin aktarıcıları zayıf, rivayetleri karmakarışık, senedi (rivayet zinciri) kopuktur. Bu rivayetin dayandırıldığı tabiînin ve müfessirlerin hiçbiri, rivayet zincirini vermemişler, bunu herhangi bir sahâbîye dayandırmamışlardır. Bu konuda tabiîlere varan rivayet yollarının çoğu zayıftır, çürüktür.
İbn-i İshak, eserinden faydalanan kişiler tarafından dahi eleştiri alan, bir çok alimce yalancılıkla suçlanan bir kişidir.NİSA 1:
Açıklama : Hz Adem ve Hz Havva'nın yaratılışı ile ilgilidir ve Havva'nın nasıl ve neden yaratıldığı ile ilgili meal ve tefsir farklılıkları söz konusudur.Çoğunluk Havva'nın Adem'in kaburga kemiğinden yaratıldığını iddia etse de(Tevrat'ta böyledir) bazıları Havva'nın da topraktan ve Adem ile aynı anda yaratıldığını savunmaktadır.Ayette geçen "zevce" kelimesi diyanetin mealini daha güçlü kılıyor.
Meal :1
Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten(Adem) yaratan ve ondan da eşini (Havva)yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir. Diyanet meali- çoğunluk bu görüştedir
Meal:2
Ey insanlar, Rabbinizden korkunuz. Ki O sizi tek bir kişiden türetti, o tek kişinin eşini de kendi özünden yarattı, sonra bu çiftten çok sayıda erkek ve kadın meydana getirerek yeryüzüne yaydı. Karşılıklı dileklerinizi adına bağladığınız Allah'tan ve akrabalık bağlarını çiğnemekten sakınınız. Hiç kuşkusuz Allah sizi sürekli gözetmektedir.Seyyid Kutup
Meal:3
Allah sizi tek nefisten, tek bir özden, yarattı; ondan da bir çift var etti, onlardan da kadınlar ve erkekler türetip getirdi...İhsan Eliaçık
NİSA 5:
Açıklama :
Bu ayetteki "es sufehâe" kelimesi aklı ermez kişi ( mallarının değerini bilmeyenler) , bazı kaynaklarda beyinsiz diye çevrilmiştir.Bu aklı ermeyen kişinin bazı kaynaklar kadın olduğunu iddia etmiştir.
Bu ayetteki "es sufehâe" kelimesi aklı ermez kişi ( mallarının değerini bilmeyenler) , bazı kaynaklarda beyinsiz diye çevrilmiştir.Bu aklı ermeyen kişinin bazı kaynaklar kadın olduğunu iddia etmiştir.
Meal :1
Allah’ın, sizin için geçim kaynağı yaptığı mallarınızı aklı ermezlere vermeyin. O mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin.
Meal:2
Allah’ın, sizin için geçim kaynağı yaptığı mallarınızı aklı ermezlere vermeyin. O mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin.
Meal:2
Allah'ın sizi koruyucu kılmış olduğu mallarınızı, beyinsizlere vermeyin, kendilerini bunların geliriyle rızıklandırıp giydirin ve onlara güzel söz söyleyin.
Not: Ayetteki sefihlerden maksat, mal ve servetini layıkıyla koruyamayan kimselerdir. Bunlar kadınlar, çocuklar ve yetimler ile malını koruyamayan yaşlı kimseler olabilir. En sahih görüş budur. Taberî de bu görüşü tercih etmiştir.
Ayrıca bir ayet önce "Kadınlara mehirlerini gönül rızası ile (cömertçe) verin" denmesi kadınların Nisa 5'te beyinsiz olarak nitelendirilmeyeceğinin en büyük kanıtıdır.Beyinsize mehir niye verilsin ki?
NİSA 15:
Açıklama :
Bu ayette kadının yaptığı fuhşiyatın türü hakkında tartışma vardır.birinci ve en çok kabul gören görüşe göre burada kadının bir erkekle fuhşiyatından bahsedilmektedir.İkinci görüş işe burada kadın kadına fuhuş yapanlardan bahsedilmektedir.
Meal :1
Fuhuş yapan kadınları suçlamak için dört şahit getirin. Şayet (dört kişi) şahitlik ederlerse, ölene kadar ya da Allâh onlara başka bir kapı açana (tövbe edene) kadar evlerinde hapsedin.
Meal:2
Kadınlarınızdan eşcinsellik/sevicilik yapanlara karşı içinizden dört tanık getirin; eğer tanıklık ederlerse o kadınları, ölüm canlarını alıncaya ya da Allah kendileri için bir yol açıncaya kadar evlerde tutun.
NİSA 16:
Meal:2
Not: Ayetteki sefihlerden maksat, mal ve servetini layıkıyla koruyamayan kimselerdir. Bunlar kadınlar, çocuklar ve yetimler ile malını koruyamayan yaşlı kimseler olabilir. En sahih görüş budur. Taberî de bu görüşü tercih etmiştir.
Ayrıca bir ayet önce "Kadınlara mehirlerini gönül rızası ile (cömertçe) verin" denmesi kadınların Nisa 5'te beyinsiz olarak nitelendirilmeyeceğinin en büyük kanıtıdır.Beyinsize mehir niye verilsin ki?
NİSA 15:
Açıklama :
Bu ayette kadının yaptığı fuhşiyatın türü hakkında tartışma vardır.birinci ve en çok kabul gören görüşe göre burada kadının bir erkekle fuhşiyatından bahsedilmektedir.İkinci görüş işe burada kadın kadına fuhuş yapanlardan bahsedilmektedir.
Meal :1
Fuhuş yapan kadınları suçlamak için dört şahit getirin. Şayet (dört kişi) şahitlik ederlerse, ölene kadar ya da Allâh onlara başka bir kapı açana (tövbe edene) kadar evlerinde hapsedin.
Meal:2
Kadınlarınızdan eşcinsellik/sevicilik yapanlara karşı içinizden dört tanık getirin; eğer tanıklık ederlerse o kadınları, ölüm canlarını alıncaya ya da Allah kendileri için bir yol açıncaya kadar evlerde tutun.
NİSA 16:
Açıklama :
Bu ayette kimden bahsedildiğine dair tartışma vardır.Birinci ve en çok kabul edilen görüş burada zina eden iki kişi kastedilmektedir.İkinci görüşe göre ise burada erkek erkeğe ilişki kastedilmekte dolayısıyla kastedilen erkek iki kişidir.
Bu ayette kimden bahsedildiğine dair tartışma vardır.Birinci ve en çok kabul edilen görüş burada zina eden iki kişi kastedilmektedir.İkinci görüşe göre ise burada erkek erkeğe ilişki kastedilmekte dolayısıyla kastedilen erkek iki kişidir.
Meal :1
Sizlerden fuhuş (zina) yapanların her iki kimseyi ( kişiyi) de incitip kınayın. Eğer onlar tövbe edip ıslah olurlarsa, onları incitip kınamaktan vazgeçin. Çünkü Allah, tövbeleri çok kabul edendir, çok merhamet edendir.Meal:2
İçinizden sapık, eşcinsel ilişkilerde bulunan erkeklerden her ikisine de caydırıcı cezalar verin. Eğer tevbe ederler, sapık ilişkiden vazgeçip, Allah’a itaate yönelerek uslanırlarsa, artık onlarla ilgili tedbirler alarak ceza vermekten vazgeçin. Allah insanları tevbeye, itaate sevkeder, tevbeleri kabul eder, engin merhamet sahibidir.
2. görüşleri savunanların özet görüşü:
Kadın kadına ilişki cezası:Ömür boyu evde hapsedilme ya da bununla birlikte dayaklı, dayaksız
kınama (nisa;15)
2. görüşleri savunanların özet görüşü:
Kadın kadına ilişki cezası:Ömür boyu evde hapsedilme ya da bununla birlikte dayaklı, dayaksız
kınama (nisa;15)
Erkek erkeğe ilişki cezası: Dayaklı ya da dayaksız kınama.(Nisa;16)
Erkek kadın zinası : 100 sopa (nur;2)
NİSA 24
Muta nikahı ile ilgili olup olmadığı tartışma konusudur.Her iki görüşte olanlarında farklı manalar verdiği bir ayettir.
"(Savaş esiri olarak) sahip olduklarınız hariç, evli kadınlar (da size) haram kılındı. (Bunlar) üzerinize Allah’ın emri olarak yazılmıştır. Bunların dışında kalanlar ise, iffetli yaşamak ve zina etmemek şartıyla mallarınızla (mehirlerini verip) istemeniz size helâl kılındı. Onlardan (nikâhlanıp) faydalanmanıza karşılık sabit bir hak olarak kendilerine mehirlerini verin. Mehir belirlendikten sonra, onunla ilgili olarak uzlaştığınız şeyler konusunda size günah yoktur. Şüphesiz ki Allah (her şeyi) hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."
Mutayı savunanlar:
"(kadınlardan) hangisinden yararlandı iseniz, kararlaştırılmış olan ücretlerini verin." (en-nisa, 4/24) bu ayette kadınla evlenmek "zivac" değil, onun cinsel yönlerinden yararlanmak anlamına gelen "istimta" sözcüğü ile ifade edilmiştir. "ücret'de mehir anlamında değildir. istimta ve temettü' aynı anlamdadır. yararlanma karşılığında bedel ödemek kira akdinde söz konusu olur. bu yüzden mut'a da kadının cinsel yönlerinden yararlanma üzerine yapılmış bir çeşit "kira sözleşmesi" dir.
Mutaya karşı çıkanlar:
Ayetindeki "istimta"dan maksat "nikah akdi"dir. ayetin baş tarafı ile önceki ve sonraki ayetler bir bütün olarak değerlendirilince bu anlam çıkar. "ücret" ifadesine gelince, nikah konusunda mehir "ecr ve ücret" olarak ifade edilir. şu ayetlerde bunu görmek mümkündür:"... onları sahiplerinin izniyle kendinize nikahlayın. ücretlerini de güzellikle onlara verin" (en-nisa, 4/25). "ey peygamber! biz, ücretlerini verdiğin kadınları sana helal kıldık" (el-ahzab, 33/50). bu ayetlerde "ücretten "mehir" anlamı kastedildiği açıktır.
Not: Taberi tüm görüşleri inceleyip tefsirinde ayetlerin mealini şöyle belirtmiştir ve en mantıklı olan da budur:
NİSA 24
Muta nikahı ile ilgili olup olmadığı tartışma konusudur.Her iki görüşte olanlarında farklı manalar verdiği bir ayettir.
"(Savaş esiri olarak) sahip olduklarınız hariç, evli kadınlar (da size) haram kılındı. (Bunlar) üzerinize Allah’ın emri olarak yazılmıştır. Bunların dışında kalanlar ise, iffetli yaşamak ve zina etmemek şartıyla mallarınızla (mehirlerini verip) istemeniz size helâl kılındı. Onlardan (nikâhlanıp) faydalanmanıza karşılık sabit bir hak olarak kendilerine mehirlerini verin. Mehir belirlendikten sonra, onunla ilgili olarak uzlaştığınız şeyler konusunda size günah yoktur. Şüphesiz ki Allah (her şeyi) hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."
Mutayı savunanlar:
"(kadınlardan) hangisinden yararlandı iseniz, kararlaştırılmış olan ücretlerini verin." (en-nisa, 4/24) bu ayette kadınla evlenmek "zivac" değil, onun cinsel yönlerinden yararlanmak anlamına gelen "istimta" sözcüğü ile ifade edilmiştir. "ücret'de mehir anlamında değildir. istimta ve temettü' aynı anlamdadır. yararlanma karşılığında bedel ödemek kira akdinde söz konusu olur. bu yüzden mut'a da kadının cinsel yönlerinden yararlanma üzerine yapılmış bir çeşit "kira sözleşmesi" dir.
Mutaya karşı çıkanlar:
Ayetindeki "istimta"dan maksat "nikah akdi"dir. ayetin baş tarafı ile önceki ve sonraki ayetler bir bütün olarak değerlendirilince bu anlam çıkar. "ücret" ifadesine gelince, nikah konusunda mehir "ecr ve ücret" olarak ifade edilir. şu ayetlerde bunu görmek mümkündür:"... onları sahiplerinin izniyle kendinize nikahlayın. ücretlerini de güzellikle onlara verin" (en-nisa, 4/25). "ey peygamber! biz, ücretlerini verdiğin kadınları sana helal kıldık" (el-ahzab, 33/50). bu ayetlerde "ücretten "mehir" anlamı kastedildiği açıktır.
Not: Taberi tüm görüşleri inceleyip tefsirinde ayetlerin mealini şöyle belirtmiştir ve en mantıklı olan da budur:
Taberi:"Kadınlardan, nikahlayıp kendileriyle zifafa girdiklerinizin mehirlerini verin.Mehir takdir edildikten sonra birbirinizi razı etmenizde bir mahzur yoktur."
Taberi:Âyetin bu bölümü, şu âyete benzemektedir: "Kadınların mehirlerini gönül hoşluğu ile verin. Eğer kendi istekleriyle mehirin bir kısmını size bağışlarlarsa onu afiyetle yeyin."(nisa/4)
NİSA 25:
Açıklama: Cariyelerle serbest cinsel ilişki yaşanamayacağını savunanların delilidir.Cariye hukukunu açıkladığı ileri sürülür.
Meal :1
Sizden kimin, hür mü’min kadınlarla evlenmeye gücü yetmezse sahip olduğunuz mü’min genç kızlarınızdan (cariyelerinizden) alsın. Allah, sizin imanınızı daha iyi bilir. Hepiniz birbirinizdensiniz. Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları hâlinde, sahiplerinin izniyle onlarla evlenin, mehirlerini de güzelce verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınların cezasının yarısı uygulanır. Bu (cariye ile evlenme izni), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir. Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.Diyanet
Meal :2
Sizden kimin, hür mü’min kadınlarla evlenmeye gücü yetmezse sahip olduğunuz mü’min genç kızlarınızdan (cariyelerinizden) alsın. Allah, sizin imanınızı daha iyi bilir. Hepiniz birbirinizdensiniz. Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları hâlinde, velilerinin izniyle onlarla evlenin, mehirlerini de güzelce verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınların cezasının yarısı uygulanır. Bu (cariye ile evlenme izni), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir. Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.Diyanet
Meal :3
Esir kadınlarla, kendilerinin rızasını alarak, velilerine haber vererek, mehirlerini ödeyerek, yani, masraflarını karşılayarak, gizli birlikteliğe kalkışmamaları ve iffetli yaşamaları şartıyla, nikâhlanabilirsiniz.İhsan Eliaçık
NİSA:34
Kadına dayak atılıp atılmamasıyla ilgilidir.Ayetteki "darebe" fiiline farklı anlamlar verilmiştir.
Görüş:1
Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması ve mallarından mehir ve her türlü harcamada bulunması sebebiyle erkekler, kadınlar üzerine yönetici ve koruyucudurlar. Dürüst ve erdemli kadınlar gerçekten itaatlı olanlardır. Allah kendi haklarını Kur'ân'da nasıl koruduysa, onlarda öylece kocalarının yokluğunda onların malını, ev sırlarını, namus ve iffetlerini koruyanlardır. Kötü niyetlerinden korktuğunuz kadınlara gelince, önce nasihat edin, vazgeçmezlerse, yataklarında yalnız bırakın ve bununla da yola gelmezlerse, son çare olarak şer'î ölçüyü kaçırmadan dövün. Eğer size itaat ederlerse, onları incitmekten kaçının. Allah gerçekten yücedir, büyüktür.
Görüş:2
NİSA 25:
Açıklama: Cariyelerle serbest cinsel ilişki yaşanamayacağını savunanların delilidir.Cariye hukukunu açıkladığı ileri sürülür.
Meal :1
Sizden kimin, hür mü’min kadınlarla evlenmeye gücü yetmezse sahip olduğunuz mü’min genç kızlarınızdan (cariyelerinizden) alsın. Allah, sizin imanınızı daha iyi bilir. Hepiniz birbirinizdensiniz. Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları hâlinde, sahiplerinin izniyle onlarla evlenin, mehirlerini de güzelce verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınların cezasının yarısı uygulanır. Bu (cariye ile evlenme izni), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir. Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.Diyanet
Meal :2
Sizden kimin, hür mü’min kadınlarla evlenmeye gücü yetmezse sahip olduğunuz mü’min genç kızlarınızdan (cariyelerinizden) alsın. Allah, sizin imanınızı daha iyi bilir. Hepiniz birbirinizdensiniz. Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları hâlinde, velilerinin izniyle onlarla evlenin, mehirlerini de güzelce verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınların cezasının yarısı uygulanır. Bu (cariye ile evlenme izni), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir. Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.Diyanet
Meal :3
Esir kadınlarla, kendilerinin rızasını alarak, velilerine haber vererek, mehirlerini ödeyerek, yani, masraflarını karşılayarak, gizli birlikteliğe kalkışmamaları ve iffetli yaşamaları şartıyla, nikâhlanabilirsiniz.İhsan Eliaçık
NİSA:34
Kadına dayak atılıp atılmamasıyla ilgilidir.Ayetteki "darebe" fiiline farklı anlamlar verilmiştir.
Görüş:1
Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması ve mallarından mehir ve her türlü harcamada bulunması sebebiyle erkekler, kadınlar üzerine yönetici ve koruyucudurlar. Dürüst ve erdemli kadınlar gerçekten itaatlı olanlardır. Allah kendi haklarını Kur'ân'da nasıl koruduysa, onlarda öylece kocalarının yokluğunda onların malını, ev sırlarını, namus ve iffetlerini koruyanlardır. Kötü niyetlerinden korktuğunuz kadınlara gelince, önce nasihat edin, vazgeçmezlerse, yataklarında yalnız bırakın ve bununla da yola gelmezlerse, son çare olarak şer'î ölçüyü kaçırmadan dövün. Eğer size itaat ederlerse, onları incitmekten kaçının. Allah gerçekten yücedir, büyüktür.
Görüş:2
Erkekler; kadınları gözetip kollayıcıdırlar. Şundan ki, Allah, insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar; Allah'ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin! Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir, sınırsızca büyüktür.
Not: İfk hadisesinde peygamber ikinci uygulamayı yapmıştır.
NİSA159:
"Ehli kitâbdan hiçbiri hâriç olmamak üzere, ölümünden evvel, and olsun ona (îsâ'ya) mutlakaa îmân edecek, o da kıyamet günü kendileri aleyhine bir şâhid olacaktır"
Not: İfk hadisesinde peygamber ikinci uygulamayı yapmıştır.
NİSA159:
"Ehli kitâbdan hiçbiri hâriç olmamak üzere, ölümünden evvel, and olsun ona (îsâ'ya) mutlakaa îmân edecek, o da kıyamet günü kendileri aleyhine bir şâhid olacaktır"
Bu ayet İsa'nın tekrar dünyaya gelip gelmeyeceği konusu tartışılırken ,üzerinde durulan bir ayettir.
Görüş:1
İsa'nın tekrar dünyaya geleceğini idda edenler:
İsa geldiğinde herkes onun Kuranda bahsedildiği gibi Allahın oğlu olmadığını ,peygamberi olduğunu anlayacak ve isanın Kuranda belirtildiği gibi peygamber olduğuna iman edecektir, demektedirler.Görüşlerini güçlendirmek için de aşağı daki hadisi sunarlar:
Görüş:2
İsa'nın tekrar dünyaya gelmeyeceğini iddia edenler:
Ayette kasdedilen şuanda yaşayan Hırıstiyanların bile ölümlerinden önce İsa'nın kuranda bahsedildiği peygamber olduğunu anlayacaklar.
Hem Hıristiyanların, hem de Yahudilerin ölmeden önce Ona yani İsâ Peygambere İman edecekleri belirtilmiştir.Son anda iman etmek veya tevbe etmek, Kur’an açısından geçersizdir.Bu nedenle aleyhlerinde şahitlik söz konusudur.
Hem Hıristiyanların, hem de Yahudilerin ölmeden önce Ona yani İsâ Peygambere İman edecekleri belirtilmiştir.Son anda iman etmek veya tevbe etmek, Kur’an açısından geçersizdir.Bu nedenle aleyhlerinde şahitlik söz konusudur.
Allah demişti ki: “Ey İsâ, ben seni vefat ettireceğim, ve bana yükselteceğim, seni inkar edenlerden temizleyeceğim ve sana uyanları ta kıyamet gününe kadar inkar edenlerin üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz bana olacaktır. Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.” 3/55
Ben onlara: benim ve sizin Rabb’iniz olan Allah’a kulluk edin, diye senin bana emretmiş olduğundan başka bir şey söylemedim. Ben onların içinde olduğum sürece onları kolladım, fakat Sen beni vefat ettirince onları gözetleyen (yalnız) Sen oldun. Sen her şeyi görensin!” Maide117
NUH 25:
Açıklama: Ayetteki "udhılû" : kelimesine verilen "dahil edildiler", "sokuldular" anlamı ayetin anlamını ve içeriğini tamamen değiştirmektedir.Ayete "dahil edildiler" manasını verenlere göre kabir azabı yoktur."Sokuldular" manasını verenlere göre bu kabir azabının delillerinden biridir.
Ayrıca; ayette geçen "naran" kelimesine bazıları ateş, bazıları da cehennem ateşi anlamı vermektedir. Bu durumda birinci anlamı tercih edenler kabir azabını savunurken, ikinci manayı kabul edenler kabir azabını reddetmektedir.
Ayet:
Bunlar, günahları yüzünden suda boğuldular, ardından da ateşe sokuldular/dahil edildiler ve o zaman Allah'a karşı yardımcılar da bulamadılar.
Meal 1:
NUR 58:
Açıklama :
Ayette geçen "salâtil ışâi" kelimelerinin anlamının farklı belirtilmesi nedeniyle meallerde farklılıklar vardır.Bir kısım ve çoğunlukta olan eski mealciler bu kavramın "yatsı namazı" olduğunu söylerken, diğer bir kısım "akşam namazı" olduğunu söyler.
Meal :1
Ey inananlar! Ellerinizin altında olan köle ve cariyeler ve sizden henüz erginliğe ermemiş olanlar, sabah namazından önce, öğle sıcağında soyunduğunuzda ve yatsı namazından sonra yanınıza gireceklerinde üç defa izin istesinler. Bunlar, sizin açık bulunabileceğiniz üç vakittir. Bu vakitlerin dışında birbirinizin yanına girip çıkmakta size de, onlara da bir sorumluluk yoktur. Allah size ayetlerini böylece açıklar. Allah bilendir, Hakim'dir.
Meal:2
Aşiyy (güneşin zevalinden batışına kadar olan zamandır. İşa ise güneşin battığı zaman yani akşam vaktidir. Aşiyy ve aşiyye günün sonu anlamına gelir: “كَأَنَّهُمْ يَوْمَ ىَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُـوا إلاَّ عَشِىَّةً أَوْ ضُحـٰيهَا: Onlar onu gördükleri zaman sanki (dünyâda) bir akşam veya onun kuşluk vaktinden fazla kalmamış gibi olurlar.” (Naziat. 46),
“وَاذْكُرْ رَبَّكَ كَثِيرًا وَ سَبِّحْ بِالْعَشِيِّ وَ الاِبْكَارِ: Rabbini çok an, akşam sabah (O'nu) tesbih et!” (Âl-i İmran: 41), Ğafir (Mü’min) 55; Meryem: 11, 62. âyetlerde aşiyy, akşam, bukra de sabah anlamındadır. Ğafir 46. ayette de ğuduvv sabah, aşiyy akşam şeklinde geçer.
“وَ لاَ تَطْرُدِ الَّذِىنَ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ بِالْغَدَاةِ وَ الْعَشِيِّ يُرِيدُونَ وَجْهَهُ : Sabah akşam Rablerinin rızâsını isteyerek, O'na yalvaranları kovma.” (En’am: 52) Kehf: 28. ayette de ğadat ve aşiyy, sabah akşam anlamındadır (Bu açıklama için bkz. Lisanu’l-Arab, İşa maddesi ve İbn el-Esir, en-Nihaye fi Ğaribi’l-hadis: 3/242-243).
Peygamberimiz: “اذا حضر العشاء و العشاء فابدأوا بالعشاء: Aşâ ile işâ hazır olduğu zaman aşâ ile başlayın’ buyurmuştur. Yani önce akşam yemeğini yiyin, sonra akşam namazını kılın ki namaz daha huzurlu olsun.
RAD 43:
Açıklama :
Ayette geçen ;“Allah ve kitabın ilmi yanında olanlar" kelimesinin kimi veya kimleri kastettiği tartışmalıdır.Hz.Ali, cebrail, yahudi ve hristiyanlar, müslümanlar bu kelimeye verilen bazı manalardır.
Meal :1
Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenler: “Sen peygamber değilsin” derler. De ki: “Benimle sizin aranızda şahit olarak, Allah ve kitaptan bilgi sahibi olanlar yeter.” Başka şahit aramaya gerek yoktur.(Şia ekolü burada Hz. Ali'nin kastedildiğini savunur)
Meal :2
Kâfir olanlar: Sen resûl olarak gönderilmiş bir kimse değilsin, derler. De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah ve yanında Kitab'ın bilgisi olan (Peygamber) yeter.Adem Uğur
Meal :3
Benimle sizin aranızdaki konularda, benim hak peygamber olduğuma, sizin de yalancı olduğunuza şâhit olarak Allah, kutsal kitaplardaki doğru bilgilere sahip olan insaf sahipleri ve Kur’ân’ı anlayanlar yeter' de.Ahmet Tekin
Meal :4
O kâfir olanlar, sen Allah tarafından gönderilmiş bir Peygamber değilsin, diyorlar. De ki: “- Benimle sizin aranızda, doğruluğuma şâhid Allah yeter; bir de yanında kitap ilmi bulunan (Levh-i Mahfuz ilmi bulunan Cebraîl yeter)...Ali Firi yavuz
Meal :5
İnkâr edenler, “Sen peygamber değilsin” diyorlar. De ki: “Benim ile sizin aranızda tanık olarak Allah ve kitabı bilenler yeter.Bayraktar Bayraklı
Buna rağmen inkâr edenler: 'Sen (peygamber olarak) gönderilmiş bir kimse değilsin' der. De ki: 'Benimle sizin aranızda şâhid olarak Allah yeter! Ve yanında kitab ilmi bulunanlar (yahudi ve hristiyanlardan mü’min olanlar) da (benim nübüvvetimi bilirler)!'Hayrat neşriyat
Ben onlara: benim ve sizin Rabb’iniz olan Allah’a kulluk edin, diye senin bana emretmiş olduğundan başka bir şey söylemedim. Ben onların içinde olduğum sürece onları kolladım, fakat Sen beni vefat ettirince onları gözetleyen (yalnız) Sen oldun. Sen her şeyi görensin!” Maide117
NUH 25:
Açıklama: Ayetteki "udhılû" : kelimesine verilen "dahil edildiler", "sokuldular" anlamı ayetin anlamını ve içeriğini tamamen değiştirmektedir.Ayete "dahil edildiler" manasını verenlere göre kabir azabı yoktur."Sokuldular" manasını verenlere göre bu kabir azabının delillerinden biridir.
Ayrıca; ayette geçen "naran" kelimesine bazıları ateş, bazıları da cehennem ateşi anlamı vermektedir. Bu durumda birinci anlamı tercih edenler kabir azabını savunurken, ikinci manayı kabul edenler kabir azabını reddetmektedir.
Ayet:
Bunlar, günahları yüzünden suda boğuldular, ardından da ateşe sokuldular/dahil edildiler ve o zaman Allah'a karşı yardımcılar da bulamadılar.
Meal 1:
Hataları (küfür ve isyanları) yüzünden suda boğuldular ve cehenneme "sokuldular" da kendileri için Allah’tan başka yardımcılar bulamadılar.Diyanet
Meal 2:
Böylece onlar günahları yüzünden büyük bir tufanda boğuldular ve öteki dünyanın ateşinde yanmaya "mahkum edildiler" ve kendilerini Allah'a karşı koruyacak bir yardımcı da bulamadılar.A.Parlayan
Meal 2:
Böylece onlar günahları yüzünden büyük bir tufanda boğuldular ve öteki dünyanın ateşinde yanmaya "mahkum edildiler" ve kendilerini Allah'a karşı koruyacak bir yardımcı da bulamadılar.A.Parlayan
Meal 3:
(Nihayet) onlar hatalarından dolayı suda boğuldular da ateşe dâhil edildiler ve kendilerine Allâh dışında yardımcılar bulamadılar.A.Hulusi
Meal 4:
Onlar hataları yüzünden boğuldular. Ardından ateşe atılacaklar. Allah'a karşı kendilerine yardım edecek kimseler bulamayacaklar.Bayraktar Bayraklı, M.İslamoğlu
NUR 35:
Açıklama: Ayette geçen "furûce" kelimesine verilen anlam farklılığından kaynaklanan sorun vardır.Furuce diye bahsdilen nedir?
Not:Aynı sorun için bknz Muminun5:6
Meal :1
İnanan kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar ve açığa çıkanlardan, görünenlerden başka ziynetlerini göstermesinler ve örtülerini, göğüslerini örtecek bir tarzda omuzlarından aşağıya doğru salsınlar; kocalarından, yahut babalarından, yahut kocalarının babasından, yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut Müslüman kadınlardan, yahut kendi malları olan kölelerden, yahut erkeklikten kesilmiş veya kudreti olmayan erkek hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların gizli hallerine vâkıf olmayan erkek çocuklardan başka erkeklere ziynetlerini göstermesinler; gizledikleri ziynetler, bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar
Meal :2
İnanan kadınlara da söyle, onlar da gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, iffet ve namuslarını korusunlar, süslerini göstermesinler, elde olmayarak açığa çıkan ve görünen kısımları hariç, cazibe ve güzelliklerini açığa vurarak dikkat çekmesinler ve bunun için başörtülerini, göğüsleri üzerine sarkıtsınlar ki, boyun ve gerdanlarından birşey görünmesin. Allah'ın açılmasını haram kıldığı, gizli zinet yerlerini yani cazibe ve güzelliklerini kocalarından, babalarından, kayınpederlerinden, oğullarından, üvey oğullarından, kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğulları ya da kız kardeşlerinin oğullarından veya müslüman kadınlardan veya yasal olarak sahip oldukları köle, cariye gibi kimselerden veya erkeklikten kesilmiş yemek isteyip karın doyurmaktan başka birşey düşünemeyen kadınlara meyil ve şehvet ihtiyacı olmayan erkeklerden veya kadınların mahrem yerlerine henüz ilgi duymayan çocuklardan başka kimselere açıp göstermesinler. Yürürken gizli görkem ve güzelliklerini belli edecek, tahrik edici bir yürüyüşle yürüyerek ayaklarını yere vurmasınlar.
Meal :3
İman eden kadınlara da de ki: Nazarlarını sakınsınlar (cinsel arzuyla bakmaktan kaçınsınlar) ve cinsel organlarını korusunlar ve zinetlerini, ondan zâhir olan müstesna, açığa vurmasınlar. . .
Meal :4
Meal 4:
Onlar hataları yüzünden boğuldular. Ardından ateşe atılacaklar. Allah'a karşı kendilerine yardım edecek kimseler bulamayacaklar.Bayraktar Bayraklı, M.İslamoğlu
NUR 35:
Açıklama: Ayette geçen "furûce" kelimesine verilen anlam farklılığından kaynaklanan sorun vardır.Furuce diye bahsdilen nedir?
Not:Aynı sorun için bknz Muminun5:6
Meal :1
İnanan kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar ve açığa çıkanlardan, görünenlerden başka ziynetlerini göstermesinler ve örtülerini, göğüslerini örtecek bir tarzda omuzlarından aşağıya doğru salsınlar; kocalarından, yahut babalarından, yahut kocalarının babasından, yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut Müslüman kadınlardan, yahut kendi malları olan kölelerden, yahut erkeklikten kesilmiş veya kudreti olmayan erkek hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların gizli hallerine vâkıf olmayan erkek çocuklardan başka erkeklere ziynetlerini göstermesinler; gizledikleri ziynetler, bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar
Meal :2
İnanan kadınlara da söyle, onlar da gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, iffet ve namuslarını korusunlar, süslerini göstermesinler, elde olmayarak açığa çıkan ve görünen kısımları hariç, cazibe ve güzelliklerini açığa vurarak dikkat çekmesinler ve bunun için başörtülerini, göğüsleri üzerine sarkıtsınlar ki, boyun ve gerdanlarından birşey görünmesin. Allah'ın açılmasını haram kıldığı, gizli zinet yerlerini yani cazibe ve güzelliklerini kocalarından, babalarından, kayınpederlerinden, oğullarından, üvey oğullarından, kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğulları ya da kız kardeşlerinin oğullarından veya müslüman kadınlardan veya yasal olarak sahip oldukları köle, cariye gibi kimselerden veya erkeklikten kesilmiş yemek isteyip karın doyurmaktan başka birşey düşünemeyen kadınlara meyil ve şehvet ihtiyacı olmayan erkeklerden veya kadınların mahrem yerlerine henüz ilgi duymayan çocuklardan başka kimselere açıp göstermesinler. Yürürken gizli görkem ve güzelliklerini belli edecek, tahrik edici bir yürüyüşle yürüyerek ayaklarını yere vurmasınlar.
Meal :3
İman eden kadınlara da de ki: Nazarlarını sakınsınlar (cinsel arzuyla bakmaktan kaçınsınlar) ve cinsel organlarını korusunlar ve zinetlerini, ondan zâhir olan müstesna, açığa vurmasınlar. . .
Meal :4
Ve mü'min kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar ve avret mahallerini muhafaza etsinler ve ziynetlerini açmasınlar...
Meal :5
Meal :5
Mü'min kadınlara de ki; gözlerini harama bakmaktan sakındırsınlar, mahrem yerlerini korusunlar...
NUR 58:
Açıklama :
Ayette geçen "salâtil ışâi" kelimelerinin anlamının farklı belirtilmesi nedeniyle meallerde farklılıklar vardır.Bir kısım ve çoğunlukta olan eski mealciler bu kavramın "yatsı namazı" olduğunu söylerken, diğer bir kısım "akşam namazı" olduğunu söyler.
Meal :1
Ey inananlar! Ellerinizin altında olan köle ve cariyeler ve sizden henüz erginliğe ermemiş olanlar, sabah namazından önce, öğle sıcağında soyunduğunuzda ve yatsı namazından sonra yanınıza gireceklerinde üç defa izin istesinler. Bunlar, sizin açık bulunabileceğiniz üç vakittir. Bu vakitlerin dışında birbirinizin yanına girip çıkmakta size de, onlara da bir sorumluluk yoktur. Allah size ayetlerini böylece açıklar. Allah bilendir, Hakim'dir.
Meal:2
Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunanlarla, ergenlik yaşına gelmemiş olanlarınız sizden üç durumda izin istesinler: Sabah namazından önce, öğlen vaktinde elbiselerinizi çıkardığınızda, akşam kılınan namazdan sonra... Kaygılanacağınız üç vakittir bunlar. Bunlar dışında size de onlara da bir günah yoktur. Aranızda dolaşırlar, birbirinize bakabilirsiniz. Allah, ayetleri size işte böyle açıklıyor. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.
Bu görüşte olanlar: Yaşar Nuri Öztürk, ,Süleyman Ateş(yeni görüşü bu yöndedir), Edip Yüksel
Not:
Meal 1' nin delilleri:
İşa :Güneşin batışından gecenin karanlığına kadar olan zaman dilimi
"Aşiyyu" kelimesi , güneşin meridyen düzleminden batışa geçtiği zamandan sabaha kadar olan vakit anlamındadır. "Sabaha kadar olan" denilmesinden kasıt sabah namazının girdiği ana kadar olan vakittir. Bu kelimenin nasıl bir akşama delalet ettiğini bu kelime ile ifade edilen yan anlamlardan çıkarabiliriz ,çünkü bu kelimenin akşamı karşıladığı iddiasında bulunanlar yatsı namazının kuran'da olmadığı iddiasını dillendirmektedirler.
"el işae" göze arız olan karanlık- "aşevtünnare" gece ateşe doğru yöneldim- "el uşvetu"alevli odun parçası (karanlığı aydınlatması) - "el aşvau" önünde ne olduğunu görmeyen bundan dolayı her şeye çarpan dişi deve - şeklinde yan anlamları olan bu kelimenin ifade ettiği yan anlamlar nasıl bir akşam vaktini izah ettiğini anlatması bakımından dikkate değer kelimelerdir. Akşam'ın iyice karardığı vaktin adını karşılayan bu kelimenin ifade ettiği salat vakti yatsı adıyla maruf salat vaktini ifade ettiğini söylemek daha doğru olup bildiğimiz akşam namazı vaktini karşılamamaktadır.
Bu görüşte olanlar: Yaşar Nuri Öztürk, ,Süleyman Ateş(yeni görüşü bu yöndedir), Edip Yüksel
Not:
Meal 1' nin delilleri:
İşa :Güneşin batışından gecenin karanlığına kadar olan zaman dilimi
"Aşiyyu" kelimesi , güneşin meridyen düzleminden batışa geçtiği zamandan sabaha kadar olan vakit anlamındadır. "Sabaha kadar olan" denilmesinden kasıt sabah namazının girdiği ana kadar olan vakittir. Bu kelimenin nasıl bir akşama delalet ettiğini bu kelime ile ifade edilen yan anlamlardan çıkarabiliriz ,çünkü bu kelimenin akşamı karşıladığı iddiasında bulunanlar yatsı namazının kuran'da olmadığı iddiasını dillendirmektedirler.
"el işae" göze arız olan karanlık- "aşevtünnare" gece ateşe doğru yöneldim- "el uşvetu"alevli odun parçası (karanlığı aydınlatması) - "el aşvau" önünde ne olduğunu görmeyen bundan dolayı her şeye çarpan dişi deve - şeklinde yan anlamları olan bu kelimenin ifade ettiği yan anlamlar nasıl bir akşam vaktini izah ettiğini anlatması bakımından dikkate değer kelimelerdir. Akşam'ın iyice karardığı vaktin adını karşılayan bu kelimenin ifade ettiği salat vakti yatsı adıyla maruf salat vaktini ifade ettiğini söylemek daha doğru olup bildiğimiz akşam namazı vaktini karşılamamaktadır.
Meal 2' nin delilleri:
İşa kelimesinin Kur'ân'da kullanıldığı yerler hep akşam vaktini işaretlemektedir. Meselâ "Fesebbihûhu bukreten ve aşiyya: Sabah aşam O'nu tesbih ediniz." âyetinde işâ, aşiyy akşam demektir. İşte Yusuf Suresi 16. âyet: "Ve câu ebahum işaen yebkun: Yusufun kardeşleri akşamleyin ağlayarak babalarına geldiler." diyor. Tefsirlerin hepsi âyetteki işâ'nın akşam vakti olduğunu belirtir. Güneyin batmasıyla birlikte işa vakti başlar. Bu vaktin evveline işâ-i evvel (ilk işa: mağrib) sonrasına işâ-i ahîr (son akşam yani yatsı) denilir. Özetle Kur'ân'da işâ kelimesi akşam vakti anlamına gelir.
İşa kelimesinin Kur'ân'da kullanıldığı yerler hep akşam vaktini işaretlemektedir. Meselâ "Fesebbihûhu bukreten ve aşiyya: Sabah aşam O'nu tesbih ediniz." âyetinde işâ, aşiyy akşam demektir. İşte Yusuf Suresi 16. âyet: "Ve câu ebahum işaen yebkun: Yusufun kardeşleri akşamleyin ağlayarak babalarına geldiler." diyor. Tefsirlerin hepsi âyetteki işâ'nın akşam vakti olduğunu belirtir. Güneyin batmasıyla birlikte işa vakti başlar. Bu vaktin evveline işâ-i evvel (ilk işa: mağrib) sonrasına işâ-i ahîr (son akşam yani yatsı) denilir. Özetle Kur'ân'da işâ kelimesi akşam vakti anlamına gelir.
Aşiyy (güneşin zevalinden batışına kadar olan zamandır. İşa ise güneşin battığı zaman yani akşam vaktidir. Aşiyy ve aşiyye günün sonu anlamına gelir: “كَأَنَّهُمْ يَوْمَ ىَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُـوا إلاَّ عَشِىَّةً أَوْ ضُحـٰيهَا: Onlar onu gördükleri zaman sanki (dünyâda) bir akşam veya onun kuşluk vaktinden fazla kalmamış gibi olurlar.” (Naziat. 46),
“وَاذْكُرْ رَبَّكَ كَثِيرًا وَ سَبِّحْ بِالْعَشِيِّ وَ الاِبْكَارِ: Rabbini çok an, akşam sabah (O'nu) tesbih et!” (Âl-i İmran: 41), Ğafir (Mü’min) 55; Meryem: 11, 62. âyetlerde aşiyy, akşam, bukra de sabah anlamındadır. Ğafir 46. ayette de ğuduvv sabah, aşiyy akşam şeklinde geçer.
“وَ لاَ تَطْرُدِ الَّذِىنَ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ بِالْغَدَاةِ وَ الْعَشِيِّ يُرِيدُونَ وَجْهَهُ : Sabah akşam Rablerinin rızâsını isteyerek, O'na yalvaranları kovma.” (En’am: 52) Kehf: 28. ayette de ğadat ve aşiyy, sabah akşam anlamındadır (Bu açıklama için bkz. Lisanu’l-Arab, İşa maddesi ve İbn el-Esir, en-Nihaye fi Ğaribi’l-hadis: 3/242-243).
Peygamberimiz: “اذا حضر العشاء و العشاء فابدأوا بالعشاء: Aşâ ile işâ hazır olduğu zaman aşâ ile başlayın’ buyurmuştur. Yani önce akşam yemeğini yiyin, sonra akşam namazını kılın ki namaz daha huzurlu olsun.
RAD 43:
Açıklama :
Ayette geçen ;“Allah ve kitabın ilmi yanında olanlar" kelimesinin kimi veya kimleri kastettiği tartışmalıdır.Hz.Ali, cebrail, yahudi ve hristiyanlar, müslümanlar bu kelimeye verilen bazı manalardır.
Meal :1
Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenler: “Sen peygamber değilsin” derler. De ki: “Benimle sizin aranızda şahit olarak, Allah ve kitaptan bilgi sahibi olanlar yeter.” Başka şahit aramaya gerek yoktur.(Şia ekolü burada Hz. Ali'nin kastedildiğini savunur)
Meal :2
Kâfir olanlar: Sen resûl olarak gönderilmiş bir kimse değilsin, derler. De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah ve yanında Kitab'ın bilgisi olan (Peygamber) yeter.Adem Uğur
Meal :3
Benimle sizin aranızdaki konularda, benim hak peygamber olduğuma, sizin de yalancı olduğunuza şâhit olarak Allah, kutsal kitaplardaki doğru bilgilere sahip olan insaf sahipleri ve Kur’ân’ı anlayanlar yeter' de.Ahmet Tekin
Meal :4
O kâfir olanlar, sen Allah tarafından gönderilmiş bir Peygamber değilsin, diyorlar. De ki: “- Benimle sizin aranızda, doğruluğuma şâhid Allah yeter; bir de yanında kitap ilmi bulunan (Levh-i Mahfuz ilmi bulunan Cebraîl yeter)...Ali Firi yavuz
Meal :5
İnkâr edenler, “Sen peygamber değilsin” diyorlar. De ki: “Benim ile sizin aranızda tanık olarak Allah ve kitabı bilenler yeter.Bayraktar Bayraklı
Buna rağmen inkâr edenler: 'Sen (peygamber olarak) gönderilmiş bir kimse değilsin' der. De ki: 'Benimle sizin aranızda şâhid olarak Allah yeter! Ve yanında kitab ilmi bulunanlar (yahudi ve hristiyanlardan mü’min olanlar) da (benim nübüvvetimi bilirler)!'Hayrat neşriyat