ALLAH'IN KUDRETİNİ ANLATAMAYAN YAHUDİYE VERİLEN CEVAP:
Kitâb ehlinden bir adam Peygamber(S)'e geldi ve:
— Yâ Ebâ'l-Kaasım! Şübhesiz Allah gökleri bir parmağında, Yer tabakalarını bir parmağında, bütün ağaçları bir parmağında, suları ve toprakları bir parmağında, Öbür mahlûkları da (beşinci) parmağında tutar, sonra: Melik ancak benim, Melik ancak benim! buyurur, dedi.
(İbn Mes'ûd dedi ki:) Bu söz üzerine ben Peygamber'i gördüm ki, O son dişleri görülünceye kadar güldü, sonra: "Allah'ın kadrini, O'na lâyık olacak bir surette hakkıyle takdir etmediler... âyetini okudu . Buhari, Tevhid:19
Allah, hiçbir kimseye hiçbir şey indirmedi dedikleri zaman Allah'ı lâyıkıyla tanımadılar, ululamadılar. De ki: Mûsâ'nın, insanlara bir ışık ve onları doğru yola sevk eden bir vâsıta olarak getirdiği kitabı kim indirdi? Hani, siz onu kâğıtlara yazdınız da yayıp açıklarsınız, hükümlerinden çoğunu da gizlersiniz, hani siz de, atalarınız da, bilmediğiniz şeyleri onun sayesinde bildiniz, öğrendiniz. De ki: Allah indirdi, sonra da bırak onları, düştükleri boş iddialarla oyalanıp dursunlar.ENAM:91
YALANCI PEYGAMBER İÇİN İNEN AYET:
İkrime ve Katade’nin bildirdiğine göre, “Allah adına yalan uydurandan, yahut kendisine hiçbir şey vahyedilmediği halde “Bana da vahyolundu.” diyenden, bir de, “Allah’ın indirdiği âyetler gibi ben de indiririm (yani istesem ben de Kur’an’ın bir benzerini ortaya koyarım)” diye iddia edenden daha zalim kimse olabilir mi?”(Enam,/93) mealindeki ayet Peygamberlik iddiasında bulunan Müseyleme hakkında nazil olmuştur.(bk. İbn Kesir, ilgili ayetin tefsiri).
FETİH SURESİ:
"NAMAZDA SESİNİ KISMA VE ÇOK DA YÜKSELTME"NİN SEBEBİ:
Ibn Abbâs(R)'tan tahdîs etti. O: "...Namazında pek bağırma, sesini o kadar kısma da. ikisinin arası bir yol tut" (ISRA:110 ) âyeti, Rasûlullah (S) Mekke'de gizli yaşamakta iken indirildi. Rasûlullah, sahâbîleriyle namaz kıldığı zaman Kur'ân okurken sesini yükseltir, müşrikler ise O'nun sesini işitirler de hem Kur'ân'a, hem Kur'ân'ı indirene, hem de Kur'ân kendisine gelmiş olana söverlerdi. Yüce Allah: "Namazında pek bağırma, sesini o kadar kısma da", yânî, "Namazında kıraatini çok açıklama, sonra müşrikler işitirler. Ve sesini sahâbîlerinden gizli de yapma. Sonra onlara işittiremezsin. Bunun ikisi arası bir yol tut, pek bağırmayarak onlara işittir ki, onlar Kur'ân'ı Sen'den alabilsinler" buyurdu.Buhari, Tevhid:33
Farklı görüş:
Âişe (R): Bu "Namazında pek bağırma, sesini o kadar kısma da, ikisi arası bir yol tut" âyeti, duâ hakkında indi, demiştir.Buhari, Tevhid:45
PEYGEMBER YANINDA TARTIŞMA VE İNEN AYET
Peygamber'in huzuruna Temîm oğulları'ndan süvârî bir hey'et gelmişti. (Bunlar müs-lümân olduktan sonra) Ebû Bekr:
— Yâ Rasûlallah, bunlara Ka'ka' ibnu Ma'bed ibn Zurâre'yi emîr ta'yîn et! dedi.
Buna karşı Urner:
— Hayır, o olmaz; Akra' ibn Hâbis'i ta'yîn buyur, dedi. Ebû Bekr:
— Sen muhakkak bana muhalefet etmek istiyorsun! dedi. Umer:
— Hayır ben sana muhalefet etmek istemedim! dedi.
Ve bu suretle Ebû Bekr ile Umer, Rasûlullah'ın huzurunda birbirleriyle çekişmişlerdi, hattâ sesleri de epeyce yükselmişti.Buhari,Megazi:70
İşte bu hususta şu âyetler indi:
"Ey îmân edenler, Allah 'm ve Rasûlü 'nün huzurunda (sözde ve işte) öne geçmeyin. Allah'tan korkun. Çünkü Allah hakkıyle işiten, kemâliyle bilendir. Ey îmân edenler, seslerinizi Peygamberin sesinden yüksek çıkarmayın. O'na, sözle birbirinize bağırdığınız gibi bağırmayın ki, siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir..." (Hucurât: 1-2)
ZEKATI ÖDEMEYENLERİN ÜZERİNE GÖNDERİLEN SERİYYE
Ey inananlar, buyruktan çıkmış biri, size bir haber getirdi mi doğru, yahut yanlış veya yalan olup olmadığını araştırıp iyice bir anlayın, yoksa bir topluluğa, bilgisizlikle bir kötülükte bulunur da yaptığınıza nâdim oluverirsiniz.Hucurat:6
Mücâhid ve Katâde ise : Buna göre Hz. Peygamber (sa), Mustalik oğulları'nın zekâtı vermedikleri (hattâ irtidad ettikleri) haberi kendisine gelince Hâlid ibnu'l-Velîd'i üzerlerine göndermiş ve onlarla savaşmada acele etmemesini, teennî ile hareket edip durumu iyice araştırmasını emretmiş. Hâlid de yola çıkıp geceleyin onlara varmış ve gözcüler gönderip durumlarını öğrenmek istemiş.
Gönderdiği gözcüler Mustalik oğullarının İslâm'a sarılmış olduklarını, ezan okuyup namaz kıldıkları haberini getirmişler. Sabah olunca Hâlid, Mustalik oğullarına varıp kendi gözüyle onu hayretlere düşüren durumu görüp dönmüş ve Mustalik oğullarının gerçek haberini Hz. Peygamber (sa)'e iletmiş ve işte bunun üzerine Hucurat:6 ayeti nazil olmuş.(allahdostuseyyid)
Olay Taberî ve diğer kaynaklarda savaşmayı düşündü, heyet gönderdi şeklinde geçmektedir.
İKİ MÜSLÜMAN GURUP ÇARPIŞIRSA:
Eğer mü’minlerden iki tâife birbirleriyle vuruşurlarsa, hemen aralarını düzeltin! Artık onlardan biri (aralarında hüküm verdikten sonra yine de) ötekine haksızca zulmederse, o takdirde Allah’ın emrine dönünceye kadar, o saldıran (taraf)la savaşın! Fakat dönerse, o hâlde aralarını adâletle düzeltin ve adâletli olun! Şübhesiz ki Allah, adâletli olanları sever.HUCURAT:9
Enes (R) şöyle demiştir: (Medine'ye gelişinin ilk günlerinde) Peygamber'e:
— (Hazrecliler'in başkanı) Abduilah ibn Ubeyy'in yanına gitseniz (de İslâm'a çağırsanız hayırlı olur), denildi.
Bunun üzerine Peygamber bir eşeğe binerek; müslümânlar da kendisiyle beraber yürüyerek, Abdullah ibn Ubeyy'in (Âliye'deki menziline) gitti. Gidilen yol çorak bir arazî idi. Peygamber, İbn Ubeyy'in semtine vardığında, o, Peygamber'e:
— Benden uzak dur! Vallahi eşeğinin kokusu bana ezâ veriyor! dedi.
Buna karşı Ensâr'dan Hazrec kabilesinden bir adam:
— Vallahi Rasûlullah'ın eşeği, koku yönünden elbette senden daha temizdir, dedi.
Abdullah ibn Ubeyy hesabına onun kavminden biri öfkelendi de, bu iki kişi sövüştüler. Bunlardan herbirinin taraftarları öfkelendiler de aralarında hurma deyneği ile, ellerle ve pabuçlarla vuruşma oldu.
Enes; "Eğer mü 'minlerden iki zümre birbiriyle dönüşürlerse, aralarını bulup barıştırın...Hucurat: 9) âyetinin indirildiği haberi bize ulaştı, demiştir. Buhari, Sulh:1
Olay Taberî ve diğer kaynaklarda savaşmayı düşündü, heyet gönderdi şeklinde geçmektedir.
İKİ MÜSLÜMAN GURUP ÇARPIŞIRSA:
Eğer mü’minlerden iki tâife birbirleriyle vuruşurlarsa, hemen aralarını düzeltin! Artık onlardan biri (aralarında hüküm verdikten sonra yine de) ötekine haksızca zulmederse, o takdirde Allah’ın emrine dönünceye kadar, o saldıran (taraf)la savaşın! Fakat dönerse, o hâlde aralarını adâletle düzeltin ve adâletli olun! Şübhesiz ki Allah, adâletli olanları sever.HUCURAT:9
Enes (R) şöyle demiştir: (Medine'ye gelişinin ilk günlerinde) Peygamber'e:
— (Hazrecliler'in başkanı) Abduilah ibn Ubeyy'in yanına gitseniz (de İslâm'a çağırsanız hayırlı olur), denildi.
Bunun üzerine Peygamber bir eşeğe binerek; müslümânlar da kendisiyle beraber yürüyerek, Abdullah ibn Ubeyy'in (Âliye'deki menziline) gitti. Gidilen yol çorak bir arazî idi. Peygamber, İbn Ubeyy'in semtine vardığında, o, Peygamber'e:
— Benden uzak dur! Vallahi eşeğinin kokusu bana ezâ veriyor! dedi.
Buna karşı Ensâr'dan Hazrec kabilesinden bir adam:
— Vallahi Rasûlullah'ın eşeği, koku yönünden elbette senden daha temizdir, dedi.
Abdullah ibn Ubeyy hesabına onun kavminden biri öfkelendi de, bu iki kişi sövüştüler. Bunlardan herbirinin taraftarları öfkelendiler de aralarında hurma deyneği ile, ellerle ve pabuçlarla vuruşma oldu.
Enes; "Eğer mü 'minlerden iki zümre birbiriyle dönüşürlerse, aralarını bulup barıştırın...Hucurat: 9) âyetinin indirildiği haberi bize ulaştı, demiştir. Buhari, Sulh:1
YABANCI BİR KADINLA ÖPÜŞME VE TACİZ OLAYI ÜZERİNE İNEN AYET:
Gündüzün başında ve sonunda, bir de gecenin erken saatlerinde, namaz kılmaya devamlı ve duyarlı ol. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Allah'ı hatırında tutanlar için bir öğüt ve hatırlatmadır hud:114
İbn Mes'ûd (R) şöyle demiştir: Bir kimse (yabancı) bir kadından bir öpücük aldı. Müteakiben o zât Peygamber'e geldi ve olan işi ona haber verdi. Bu hâdise üzerine Azîz ve Celîl olan Allah, yukarıdaki âyeti indirdi.Bunun üzerine o kimse: Yâ Rasûlallah, bu yalnız benim için mi? diye sordu. Rasûlullah (S): "Ümmetimin hepsi için, bütün ferdleri içindir" buyurdu .Buhari,Namaz:Namaz vakitleri:4
Not: Bu kadının Ensâr'a mensûb olduğu bilinirse de, ismi kasden mechûl kalmıştır. Bu adam da, en sahîh kavle göre, Ebu Yeser Kâ'b ibn Amr ibn Abbâd el-Ensârî es-Selcmî'dir. Akabe ile Bedr'de hâzır bulunan sahâbîlerdendir. Kısa boylu, koca karınlı bir zât olduğu hâlde, pek boylu boslu olan Abbâs ibn Abdilmııttalib'i Bedir'de esîr eden odur. Bedir sahâbîlerinin en sona kalanı olup, 55. hicret yılında Medîne'de vefat etmiştir. Bunun ismi hakkında beş rivayet daha varsa da, biz bunları zikr etmiyoruz. Bu zât, hasbe'l-beşeriyye işlediği kabahattan son derece pîşmânlık göstermiş, insanların gözlerinden hâlî olan bir yerde ma'siyet işlediği hâlde, havsalaya sığmaz bir cesaret ve fazilet göstererek, çâresini bulsunlar diye evvelâ sahâbîlerden bâzılarına, en sonunda Peygamber'e müracaatla, kendisine zina cezası uygulanmasını istemiştir.
Gündüzün başında ve sonunda, bir de gecenin erken saatlerinde, namaz kılmaya devamlı ve duyarlı ol. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Allah'ı hatırında tutanlar için bir öğüt ve hatırlatmadır hud:114
İbn Mes'ûd (R) şöyle demiştir: Bir kimse (yabancı) bir kadından bir öpücük aldı. Müteakiben o zât Peygamber'e geldi ve olan işi ona haber verdi. Bu hâdise üzerine Azîz ve Celîl olan Allah, yukarıdaki âyeti indirdi.Bunun üzerine o kimse: Yâ Rasûlallah, bu yalnız benim için mi? diye sordu. Rasûlullah (S): "Ümmetimin hepsi için, bütün ferdleri içindir" buyurdu .Buhari,Namaz:Namaz vakitleri:4
Not: Bu kadının Ensâr'a mensûb olduğu bilinirse de, ismi kasden mechûl kalmıştır. Bu adam da, en sahîh kavle göre, Ebu Yeser Kâ'b ibn Amr ibn Abbâd el-Ensârî es-Selcmî'dir. Akabe ile Bedr'de hâzır bulunan sahâbîlerdendir. Kısa boylu, koca karınlı bir zât olduğu hâlde, pek boylu boslu olan Abbâs ibn Abdilmııttalib'i Bedir'de esîr eden odur. Bedir sahâbîlerinin en sona kalanı olup, 55. hicret yılında Medîne'de vefat etmiştir. Bunun ismi hakkında beş rivayet daha varsa da, biz bunları zikr etmiyoruz. Bu zât, hasbe'l-beşeriyye işlediği kabahattan son derece pîşmânlık göstermiş, insanların gözlerinden hâlî olan bir yerde ma'siyet işlediği hâlde, havsalaya sığmaz bir cesaret ve fazilet göstererek, çâresini bulsunlar diye evvelâ sahâbîlerden bâzılarına, en sonunda Peygamber'e müracaatla, kendisine zina cezası uygulanmasını istemiştir.
Tirmizî'nin rivayetinde Ebu'l-Yeser şöyle diyor: Hurma satın almak için bana bir kadın geldi. Evde daha iyisi var, dedim. İçeriye beraber girdik. Üzerine saldırıp öptüm. Bunun üzerine Ebû Bekr'e gelip mes'eleyi anlattım. Tevbe et de, kendini rezîl etme, dedi. Umer'e gidip anlattım. O da: Tevbe et de, kendini rüsvây etme; kimseye haber verme, dedi. Sabr edemedim. Rasûlullah'ın yanına gittim; işi arzedince: "Allah yolunda gazveye gitmiş bir müslümânın karısına böyle mi bakarsın?" buyurdu. Ebu'l-Yeser bunun üzerine, kendisini cehennem ehlinden olmuş zannıyle: Bu saate gelinceye kadar keski îmân etmemiş olaydım, diye temennide bulundu. Yine Ebu'l-Yeser: Rasûlullah uzun müddet başını eğdi, nihayet "Ekimu's-Salât.. "(Hûd: 114) âyeti vahy olundu.
Muâz'dan gelen bir rivayette de Ebu'I-Yeser'İn: Yâ Rasûlallah, Allah'ın emrettiği haddi bana uygula, demesi ve bu sözü tekrar etmesi üzerine, mübarek yüzünü çevirdiği ve namaz kıldıktan sonra âyetin nazil olduğu zikr ediliyor.
Muâz'dan gelen bir rivayette de Ebu'I-Yeser'İn: Yâ Rasûlallah, Allah'ın emrettiği haddi bana uygula, demesi ve bu sözü tekrar etmesi üzerine, mübarek yüzünü çevirdiği ve namaz kıldıktan sonra âyetin nazil olduğu zikr ediliyor.
Not 2: Yasser in had cezası uygulanacağını sanması, Ebu bekir ve Ömerin ve Peygamberin had uygulamaması ve akabinde inen ayet bu suçun cesanın had olmadığını gösteriyor.Olsa olsa tazir cezası uygulanabilir.
Bu hadîslerin mecmuundan yalnız haram olan mahalde cinsî münâsebetin zina haddi (cezası) tatbîkini gerektirdiği istidlal olunur.
Bu hadîslerin mecmuundan yalnız haram olan mahalde cinsî münâsebetin zina haddi (cezası) tatbîkini gerektirdiği istidlal olunur.